SUYLA GELEN ŞİFA: EKİNÖZÜ İÇMELERİ

 

Ekinözü İçmeleri, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 2006 tarihli Tıbbi değerlendirme raporuna göre; 1600,386 mg/lt toplam minaralizasyona sahip, kalsiyum bikarbonatlı mineralli su niteliğindedir.

 

Günümüzde nüfus artışı, sanayi faaliyetleri, şehirlerin mekânsal olarak gittikçe genişlemesi ve monoton kent yaşamı, insanlarda fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açmakta, hatta çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İnsanlar yoğun şehir hayatından uzaklaşmak, sağlığını korumak ya da iyileştirmek için doğal kaynaklara dayalı turistik bir tesise giderek kür uygulamakta, beslenme, dinlenme ve eğlenme gereksinimlerini karşılamaktadır. Dünyada turizm yalnızca gezmek, görmek, eğlenme değil; aynı zamanda sağlık açısından da önem taşıyan şifalı sulardan yararlanmaktır. Sağlık turizmi, sağlığı korumak ya da iyileştirmek için belirli bir süre yer değiştiren insanların doğal kaynaklara dayalı turistik bir tesise gidip kür uygulamalarını, sıcak ve soğuk maden sularının içilmesini, banyo yapılmasını, çamurun sürülmesini kapsayan ve bunun dışında dinlenme, eğlenme ve rekreasyon faaliyetlerini de içine alan bir turizm türü olmuştur.

 

Ekinözü’nün Coğrafi Durumu

 

Kırıklı yapıların yer aldığı alanlarda dağılış gösteren kaplıca, ılıca, çermik, içmeler ve maden suları tarih boyunca insanların çeşitli şekillerde yararlandığı ve şifa buldukları alanlar olmuştur. Türkiye’de Neojen ve Kuvaterner dönemlerinde meydana gelen kıvrılma ve kırılmalar sonucunda birçok termal kaynak ortaya çıkmıştır. Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat Bölümü içerisinde yer alan Ekinözü de bulunmuş olduğu coğrafi konum ve sahip olduğu termal kaynak potansiyeli ile sağlık turizmi açısından öne çıkan yörelerimiz arasında yer almaktadır. İlçe Şar Dağı'nın güney yamacında kurulmuştur. 16. yüzyıl Maraş Tahrir Defterlerinde Elbistan kazasının Nergele nahiyesine bağlı bir köy olan Cela adı 17. yüzyılda Osmanlı arşiv belgelerinde de geçmektedir. Cumhuriyetin kurulması ile daha önceden muhtarlık olan “Cela” köyü 1958’te Belediye Teşkilatı kurularak belde olmuş; 1983’de ise “Cela” kasabasının adı Ekinözü olarak değiştirilmiştir. Daha önce Elbistan’a bağlı olan Ekinözü 1990 yılında çıkarılan 3644 sayılı kanunla da ilçe statüsüne kavuşmuştur. Ekinözü adı “sulak yer” anlamında kullanılmaktadır. Yerleşmenin kurulduğu sulak ve verimli alan ile yörede yeraltından kaynayarak çıkan içme suyuna bu ismin verilmesinin isabet olduğu ifade edilmektedir.

 

Ekinözü İçmeleri ve Sağlık Turizmi

 

Ekinözü ve çevresi Arap ve Anadolu levhasının çarpışma kuşağında, Anadolu Levhası üzerinde yer almaktadır. Kretase döneminde meydana gelen çarpışma, kuzey-güney kompresyonel rejimde kıvrılma, kırılma, bindirme ve sürüklenmelerin oluşmasına neden olmuştur. Alpin başı orojenezinde yükselme ve kıvrılmalar olduğu ve kaynakların çıktığı belirlenmiştir.

 

Ekinözü içmeleri aşağı, yukarı ve orta içmeler olmak üzere üç kaynaktan oluşmaktadır. Orta içme kaynağı normal fay hattından çıkarken, yukarı ve aşağı kaynakları, kuzeydoğudan güneybatıya doğru Cela Deresi boyunca devam eden ters faydan çıkmaktadır. Yukarı içme kaynağının debisi 0,96 lt/sn, sıcaklığı ise 13-13,3°C’dir. Romalılardan günümüze kadar kullanıldığı bilinen içmeler günümüzde kaptaj yapılarak oluklara alınmış ve üzeri şadırvanla kapatılmıştır. Orta içme debisi 0,66 lt/ sn, sıcaklığı ise 13.0- 13,1 °C arasında değişmektedir. Aşağı içme ise, birbirinden 6 m uzaklıkta iki ayrı kaynaktan çıkmakta olup Özdere yatağındaki alüvyonlar içinde debisi ise 0,41 lt/ sn’dir. Bu içme sularının derinlerden kırıklar boyunca yükselerek yüzeye çıktığı tahmin edilmektedir. Yapılan analizlere göre sular kimyasal ve fiziksel özellikleri bakımından birbirine benzemekte ve kalsiyum, magnezyum, demir, sodyum, karbondioksit, bikarbonat gibi maden ve mineralleri içermektedir. Renksiz, kokusuz ve berraktır. İçinde bulunan demir ve diğer mineraller suya değil ama bir gün içerisinde çöktükleri zaman bulundukları kaba ve çeşmenin döküldüğü yere kırmızı bir renk bırakmaktadır. Bu kaynaklar kimyasal sınıflandırmaya göre; bikarbonatlı, kalsiyumlu ve magnezyumlu sular grubuna girmektedir. Fiziksel sınıflandırmaya göre ise hiportermal, hipotonik sular grubu özelliği göstermektedir. Soğuk diyebileceğimiz 13-16 °C civarında sıcaklığa, 3000- 4000 mg/ lt arasında değişen yüksek mineralizasyon oranına sahiptirler. Yılın her döneminde kaynakların üzerine yapılan çeşmelerden aynı debi ile akmaktadırlar.

 

Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

 

Ekinözü İçmeleri, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 2006 tarihli Tıbbi değerlendirme raporuna göre; 1600,386 mg/lt toplam minaralizasyona sahip, kalsiyum bikarbonatlı mineralli su niteliğindedir. İçme kürleri osteoporozda, üst mide-bağırsak sisteminin fonksiyonel rahatsızlıklarında ve üriner sistem taşlarının temizlenmesi için yardımcı tedavi olarak, romatizmal hastalıkların kronik dönemlerinde, kronik bel ağrısı, osteoartrit gibi yumuşak doku hastalıklarının tedavisinde tamamlayıcı tedavi olarak ve ortopedik operasyonlarda kullanılmaktadır. Lakin bu içmelerden daha çok içerek yararlanılmaktadır. İçmelerde suyun içilerek tüketilmesi dışında bir miktar da kaplıca suları ısıtılarak banyo yapılmaktadır. Ayrıca yörede bulunan çamur banyoları da cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Orta içmelerdeki şifalı çamur, deri üzerine sürüldüğünde yara ve lekelerin kapanmasını sağlayan bir çamurdur. Kükürtlü kil çamurunun insan vücudunda yaralara, egzama, sedef, mantar gibi birçok hastalıklara iyi geldiği, bağışıklık ve sinir sistemini güçlendirdiği, ciltteki siyah noktaları giderdiği, kas sorunlarına ve strese de iyi geldiği ifade edilmektedir. Çamur banyolarının yanı sıra aynı bölgede bulunan doğal bir gaz ile hemoroit hastaları da şifa bulmaktadır. Yöre halkı içmelerin suyunu şişe ve bidonlara doldurarak evlerine götürmekte ve tedavilerini evlerinde de devam ettirmektedir. Fakat içmelerde şişelenen suların içindeki eriyik maddelerin bir gün sonra tortullaşarak şişenin dibine çökmesi nedeniyle suyun çıkarıldığı noktadan daha uzaklara götürülme şansı azdır.

 

Ekinözü’nün Turizm Potansiyeli

 

Ekinözü’nde yükseltiye bağlı olarak havanın temiz olması insanların solunum organlarını güçlendirici ve kan dolaşımını hızlandırıcı etki yapmaktadır. Bu nedenle de içmelere gelen ziyaretçiler hastalıklarının yanı sıra iklim kürlerinden de yararlanmakta, gezme, görme, eğlenme ve dinlenme amacıyla da içmelere gelmektedir. Yaz mevsiminde yöre halkının sürekli olarak kullandığı Yılan Ovasındaki Sinekli Yaylası, Salavan Dağı yükseklerindeki Sulak Yaylası yeşillik alanlarıyla ve temiz havasıyla önemli rekreaktif mekânlar içerisinde yer almakta ve turist çekmektedir. Gözpınar mahallesindeki Nergele Çayı üzerinde ve Kandil Baraj Gölü’nde doğal alabalık tutulabilmekte ve günlük rekreaktif faaliyetler yapılabilmektedir. Ayrıca bu alanlarda yöre yemeklerinin sunulduğu restoranlar da bulunmaktadır. İçmeler insan sağlığına yaptığı olumlu etkilerinin yanı sıra sağlık turizmi yatırımları ile de gelir sağlayıp, yöre ekonomisini güçlendirebilecek bir faktör durumundadır. Yörede daha çok alt ve orta gelir gruba hitap eden düşük bütçeli otel ve pansiyonlar da bulunmaktadır.

 

Neden Ekinözü İçmeleri?

 

Ekinözü içmeleri Türkiye’de bulunan içmeler arasında büyük bir önem taşımaktadır. Coğrafi nitelikleri ve kapasitesi açısından sağlık turizminin bölgeye çekilmesinde büyük rol oynayabilecek potansiyele sahip olduğunu düşünmekteyim. Bu şifalı sulardan yararlanmak isteyen çok sayıda insan her yıl Malatya, Batman, Elbistan, Gaziantep, Kahramanmaraş merkez ilçeleri, Pazarcık, İslâhiye, Afşin, Diyarbakır, Ankara, Hatay, Adana, Mardin, Sivas, Adıyaman, Kilis, Mersin, Osmaniye, İstanbul, Şırnak, Şanlıurfa, Adıyaman, Bitlis, Elazığ, Bingöl, Kars, Konya, Karaman ve hatta yurt dışına kadar yayılan bir coğrafyadan gelerek içmeleri ziyaret etmektedir. Özellikle yaz mevsiminde içmelerin ziyaretçi sayısı bariz bir şekilde artmaktadır. Ekinözü içmelerinde turistlerin daha çok aşağı içmelerde zaman geçirip dinlenmeyi tercih etmesi iş yerlerinin genellikle burada yoğunlaşmasına neden olmuştur. İnsanlar içmelere termal suyunun sağlığa faydası için daha çok dost-arkadaş tavsiyesi ile gelmekte ve yöreden memnun kalmaktadır. Lakin doktor tavsiyesi ile gelenlerin sayısının da artması gerekir. İnsanlar daha çok idrar yolları ve böbrek rahatsızlıkları için gelmekle birlikte romatizma, mide, cilt, kadın hastalıkları, karaciğer, şeker, astımbronşit, nefes darlığı ve hemoroit gibi hastalıkları iyileştirmek amaçlı da gelmektedir. Hatta yörenin coğrafi yapısı, özellikle de iklimi (serin) nedeniyle gezme, eğlenme, dinlenme ve değişiklik amacıyla da özel araç ya da otobüs ile daha çok da aileleriyle birlikte gelenler bulunmaktadır. Haziran ayında başlayan ziyaret Temmuz ayında maksimum seviyeye ulaşmakta, okulların açılması ve havaların soğumasıyla (Eylül) da azalmaktadır.

 

DOÇ. DR. Nadire Karademir

 

Evelâhir Sayı - 11